Geçtiğimiz senenin sonlarında ünlü şarkıcı Sıla Gençoğlu, oyuncu Ahmet Kural hakkında, kendisine şiddet uyguladığı gerekçesi ile şikayette bulunmuş ve bir dava süreci başlamıştı. Başta magazin olmak üzere bütün basının ilgilendiği ve taraf tutmaya çalıştığı bu durum nedeni ile her zaman olduğu gibi yine olayın “kadın” tarafı sorgulanmaya başlandı ve birbiri ardına iddialarda bulunuldu.
Şiddetin faili olan Ahmet Kural hakkında daha soft haberler yapılırken, Sıla‘nın tüm hayatının incelenmesi ve her söylediğinin olay olması da beklenen bir durumdu. Son olarak hakkında evli bir kişi ile ilişkisi olduğu iddiası yayılan Sıla, sosyal medya hesabından paylaştığı dövme ile de bazı kesimlerin dilinden kurtulamadı.
Didem Madak’ın şiirinden esinlenerek yaptırdığı “Siz aşktan n’anlarsınız bayım” sözlerinin yazılı olduğu dövmenin, oyuncu Kural’a bir gönderme olduğu iddiasının gündemden düşmemesi üzerine, Sıla Gençoğlu bu konuda bir açıklama yaptı.
Sıla’nın, “Bir izahat değil,bilgilendirme diyelim. Bu hayatta en çok içimi kavuran şiirlerin başında “Siz aşktan n’anlarsınız bayım?” gelir. Bir Didem Madak şiiridir. Didem Madak 8 Nisan 1970 doğumludur. Doğumgünü vesilesiyle paylaştığım şiirinin artık hayatıma hiç dokunmamasını dilediğim konuyla bağdaştırılmasındaki hatayı düzeltme amaçlı yazmak istedim. Ama bardağın yine dolu tarafından görecek olursak bu şiirin bilmeyenler tarafından artık biliniyor ya da bilinecek olması ferahlatıcı ve mutluluk verici. Hepinizi iyi niyetle sarmalarım. Çok sevgiler.” paylaşımı kısa sürede büyük beğeni aldı.
Sıla’nın dövmesinde yazan şiir ise Didem Madak’a ait “Siz aşktan n’anlarsınız bayım” adlı şiirdir. İşte o şiir:
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Alt katında uyumayı bir ranzanın
Üst katında çocukluğum…
Kağıttan gemiler yaptım kalbimden
Ki hiçbiri karşıya ulaşmazdı.
Aşk diyorsunuz,
limanı olanın aşkı olmaz ki bayım!
Allah’la samimi oldum geçen üç yıl boyunca
Havı dökülmüş yerlerine yüzümün
Büyük bir aşk yamadım
Hayır
Yüzüme nur inmedi, yüzüm nura indi bayım
Gözyaşlarım bitse tesbih tanelerim vardı
Tesbih tanelerim bitse göz yaşlarım…
Saydım, insanın doksan dokuz tane yalnızlığı vardı.
Aşk diyorsunuz ya
Ben istemenin Allah’ını bilirim bayım
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım
Süt içtim acım hafiflesin diye
Çikolata yedim bir köşeye çekilip
Zehrimi alsın diye
Sizin hiç bilmediğiniz, bilmeyeceğiniz
İlahiler öğrendim.
Siz zehir nedir bilmezsiniz
Zehir aşkı bilir oysa bayım!
Ben işte miraç gecelerinde
Bir peygamberin kanatlarında teselli aradım,
Birlikte yere inebileceğim bir dost aradım,
Uyuyan ve acılı yüzünde kardeşimin
Bir şiir aradım.
Geçen üç yıl boyunca
Yüzü dövmeli kadınların yüzünde yüzümü aradım.
Ülkem olmayan ülkemi
Kayboluşumu aradım.
Bulmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Bir ters bir yüz kazaklar ördüm
Haroşa bir hayat bırakmak için.
Bırakmak o kadar kolay olmasa gerek diye düşünmüştüm.
Kimi gün öylesine yalnızdım
Derdimi annemin fotoğrafına anlattım.
Annem
Ki beyaz bir kadındır
Ölüsünü şiirle yıkadım.
Bir gölgeyi sevmek ne demektir bilmezsiniz siz bayım
Öldüğü gece terliklerindeki izleri okşadım.
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Acının ortasında acısız olmayı,
Kalbim ucu kararmış bir tahta kaşık gibiydi bayım.
Kendimin ucunu kenar mahallelere taşıdım.
Aşk diyorsunuz ya,
İşte orda durun bayım
Islak unutulmuş bir taş bezi gibi kalakaldım
Kendimin ucunda
Öyle ıslak,
Öyle kötü kokan,
Yırtık ve perişan.
Siz aşkı ne bilirsiniz bayım
Aşkı aşk bilir yalnız!