Son olarak Kirli Sepeti dizisiyle dikkatleri üzerine çeken genç oyuncu Ali Tarık Fındık‘la Diziler.com’a özel röportajımız yayında!
HAYATIM BİR SANAT ESERİ GİBİ!
Hayatında şu sıralar neler ön planda? Günlerin nasıl geçiyor, neler yapıyorsun?
Şu sıralar hayatımda yazmak ve oyunculuk üzerine yaptığım çalışmalar ön planda. Hayatımı, üzerinde çalıştığım bir sanat eseri gibi görüyorum. Yazmayı ve aktörlüğü hayatımın önemli dönemeçlerini anlamlı kılan iki alan olarak görüyorum. Günlerim genellikle bu ikili denge üzerine kurulu. Ayrıca sanatçının toplumsal hayattaki rolü üzerine de sık sık düşünüyorum. Bu rolün sürekli güncellenmesi gereken dinamik bir süreç olduğunu, sanatçının toplumsal farkındalık açısından oldukça kritik bir durumda olduğunu düşünüyorum. Sanatçı sadece bir eğlendirici değil, topluma katkı sağlayan bir figür olmalı. Bu düşünce, beni üretimlerimde motive eden bir unsur.
Bu aralar seni en çok meşgul eden konular neler? Düşüncelerini neler işgal ediyor?
Sanatçının toplum içindeki pozisyonu ve bunun getirdiği sorumluluklar üzerine kafa yoruyorum. Bir sanatçı, toplum için ne ifade ediyor, nasıl bir işlev taşıyor gibi sorulara verdiğim cevapları, yazdığım çalışmalarımda kullanmaya çalışıyorum. Yazmak, oyunculuk kadar hayatımın merkezinde ve bu iki disiplini bir arada geliştiriyorum. Bunun yanı sıra aktörün, en çok set ya da sahne dışında çalıştığını düşünüyorum. Aktörün boş zamanı yoktur; çünkü yoğun bir biçimde aktörlük tekniğinizi nasıl geliştireceğinizi çalışıyor oluyorsunuz. Sahnede ya da sette tüm bu çalışmalar sadece meyvelerini veriyor.
Seni en çok etkileyen oyunculuk deneyimin hangisiydi? Neden?
En çok etkilendiğim deneyim, Savaşçı dizisinde İlyas Karaca karakterini oynamaktı. Bu rol benim için bir okul gibiydi. Uzun soluklu bir iş olduğu için birçok farklı yönetmen, oyuncu ve ekiple çalışarak öğrenme fırsatım oldu. Bu süreçte sadece bir karakteri değil, oyunculuğun sürekli gelişen ve değişen doğasını da deneyimleme şansı buldum.
Kavak Yelleri dizisindeki ilk oyunculuk deneyimin, kariyerin üzerinde nasıl bir etki yarattı?
Kavak Yelleri dizisi, kariyerimde özel bir yere sahip. Diziye dahil olduğum dönemde ülkece hepimizi derinden sarsan bir cinayet vakası yaşanmıştı ve oynadığım karakter, bu olayın etkisiyle yazıldı. Bu karakteri canlandırmak, oyunculuğun sadece bir meslek değil, aynı zamanda toplumsal olaylara bir ayna tutma aracı olduğunu da anlamamı sağladı.
OYUNCULUK EĞİTİMİ YETENEĞİ OLMAYANA FAYDA SAĞLAMAZ!
Oyunculuk eğitimlerinin (Güzel Sanatlar Fakültesi ve Sinema Yüksek Lisans) kariyerine katkıları neler oldu?
Oyunculuk eğitiminin, yeteneği olmayan birine oyunculuğu öğretemeyeceğini düşünüyorum, ancak bu süreç, yetenekli bir kişinin gelişimini hızlandırabilir. Eğitim sürecinde bir oyuncu olarak nasıl yaşayacağımı ve mesleğimi nasıl sürdürebileceğimi öğrendim. Özellikle Güzel Sanatlar Fakültesi’nde usta-çırak ilişkisi içinde öğrenmek ve sınıf arkadaşlarımla rekabet içinde olmak beni geliştirdi. Aldığım eğitimler sayesinde sahneye ve kameraya daha geniş bir perspektiften bakmayı öğrendim.
Kendini hangi tür karakterlerde oynamaya daha yakın hissediyorsun?
Tüm karakterlerde kendime yakın bir şeyler bulurum. İnsanlar, insanlığın tüm hallerini bir şekilde içinde taşır. Bu yüzden, karakterin doğası ne olursa olsun, onun iç dünyasına girebileceğimi düşünüyorum. Oyunculukta önemli olan, her hikayeye ve her kişiliğe açık bir zihinle yaklaşmaktır.
Kendini geliştirmek için izlediğini yöntemler veya kaynaklar var mı?
Oyunculuğu bir meslek olarak içselleştirmek, zaten doğal olarak yaşamayı sürekli bir gözlemleme hali olarak kabul etmenizi sağlıyor. Kendimi geliştirmek için yazıyor, okuyorum ve gözlem yapıyorum. Oyunculuğun, insanı ve toplumu anlamaya dair bir meslek olduğuna inanıyorum. Bu yüzden hem kendi hayatımı hem de çevremdekilerin hikayelerini derinlemesine incelemek, benim için en iyi öğrenme yöntemi. Ayrıca, sektördeki deneyimli isimlerle çalışmak da sürekli bir öğrenme fırsatı sunuyor.
KİRLİ SEPETİ HARİKA BİR DENEYİMDİ!
Son projen olan Kirli Sepeti hakkında bize neler söyleyebilirsin? Karakterin ve proje sana neler kattı?
Kirli Sepeti, benim için harika bir projeydi. Hem oyuncu kadrosu hem de ekip açısından uyumlu bir atmosferde çalıştım. Karakterim, dizide önemli iki kişinin aşk dünyasında yer alıyordu. Ceren ve Rüzgar’ın canlandırdığı Hayriye ve Yavuz karakterleriyle ilişkim, hem oyunculuk açısından hem de hikaye açısından heyecan vericiydi. Bu tür bir hikayede yer almak, bana oyunculuğun hikayeyi taşıma gücünü bir kez daha hatırlattı.
Kariyerinde ilerledikçe seni motive eden unsurlar neler?
Beni motive eden en büyük unsur, kendi hayatımı geliştirme sürecim. Kendi hayatımı sanatla şekillendirmek, her gün yeniden ilham bulmamı sağlıyor. Bu kişisel yolculuk, sadece bir oyuncu olarak değil, bir insan olarak da gelişimime katkı sağlıyor.
Kendini nasıl bir oyuncu olarak tanımlarsın? Hangi alanlarda gelişmeye devam etmek istiyorsun?
Kendimi her karaktere açık bir oyuncu olarak görüyorum. İnsanların tüm hallerini anlamaya ve ifade etmeye çalışıyorum. Gelişmek için hala çok alan var; özellikle hikaye anlatıcılığında daha derinleşmek ve yönetmenlik perspektifini anlamak istiyorum.
Kariyerinde hep yapmak istediğin ama bir türlü gerçekleştiremediğin bir şey var mı?
Hayatı, “eksik kalanlar” açısından görmemeyi tercih ediyorum. Şans faktörünün hayatın önemli bir parçası olduğunu kabul ediyorum ve geçmişe takılı kalmayı ahmakça buluyorum. Bugüne kadar önüme çıkan fırsatlara odaklandım ve bu tavır, beni tatmin eden bir kariyer sürdürmeme olanak sağladı.
Gelecekteki planların neler? Oyunculuk dışında başka projelerle ilgilenmeyi düşünüyor musun?
Yazmak, oyunculukla eşit derecede hayatımın bir parçası. Oynarken boşlukları yazıyorum, yazarken de boşlukları oynuyorum, ikisi de birbirini tamamlayan süreçler. Bunun dışında, gelecekte hangi projelerle karşılaşacağımı bilmiyorum, ama beni heyecanlandıracak her yeni fırsata açık bir şekilde ilerliyorum. Hayatın akışına karşı koymadan, sanatı merkezde tutarak üretmeye devam edeceğim.
Röportaj:
GÜLCAN TARIMOĞLU