Unforgettable

‘Hyperthymesia’ sendromu, gizemli eski polis dedektifi Carrie Wills’in hafızasını tamamen kusursuz kılmaktadır. Gittiği her yer, yaptığı her konuşma, hayattan aldığı en küçük zevkler ve hatta yaşadığı tüm kalp kırıklıkları, hayatının sonuna kadar Carrie’nin aklında olacaktır. Gelgelelim, kahramanımız bu sıra dışı yeteneğine rağmen sadece tek bir anısını hatırlayamaz; uzun zaman önce öldürülen kız kardeşinin cinayetini çözecek ayrıntıları… Carrie, yaşadıklarını geride bırakıp yeni bir hayata başlamayı ister. Ancak beklenmedik bir anda eski erkek arkadaşı ve ortağı, New York Polis Departmanı Dedektifi Al Burns, tekrar karşısına çıkar ve ondan bir cinayet davasını çözebilmek için yardım talep eder. Böylece kahramanımız kendini yeniden polislerin arasında, üstelik de eski sevgilisi Al Burns’ün ekibiyle birlikte çalışırken bulur. Ekip; Al’in sağ kolu Dedektif Mike Costello, ekibin en kıdemsizi Dedektif Roe Saunders ile şımarık bir sokak polisi olan Dedektif Nina Inara’dan oluşmaktadır... İşe geri dönmüş olmak, Carrie’ye şaşırtıcı gelmesine rağmen aynı zamanda da çok doğru hissettirmiştir. Tabii ki bir yandan da artık kardeşinin cinayetini örten sır perdesini aralamak istemektedir. Tek yapması gereken ise hatırlamaktır!